İnternet’in bugünkü halini alması 50 yılı aşkın bir süre alsa da, Web 2.0 ve sosyal medyanın ortaya çıkışı ve pazarları değiştirmesi geçtiğimiz 10-15 yıllık sürece dayanmaktadır. Bu değişimler, iş dünyasının her alanını olduğu gibi iletişim ve reklamcılığı da önemli ölçüde etkilemiştir. Bu bölüm içinde öncelikle İnternet, Web 2.0 ve sosyal medyanın gelişimi üzerinde durulmaktadır.
Konu Başlıkları
İnternet’in Gelişimi ve Özellikleri
1961’den 1974 yılına kadarki sürede İnternet üniversite kampüslerinde yer alan büyük bilgisayarların birbirleriyle bağlanmasını sağlamıştır. 1975 yılı İnternet için de önemli bir dönüm noktası olmuş ve devlet tarafından desteklenen projeler sayesinde İnternet’in etkinliğinin ortaya konması sonrasında, Savunma Bakanlığı İnternet’in geliştirilmesi için önemli bir proje olan ARPANET’i devreye sokmuştur. 1986 yılında ise Ulusal Bilim Örgütü, daha sonra NSFNet olarak adlandırılan, sivil İnternet’in kurulumunu üstlenmiş ve 10 yıl sürecek 200 milyon dolarlık bir projeyi başlatmıştır. İnternet’in ticari anlamda kullanılmaya başlaması ise 1990’ların ortasını bulmuştur (Özata, 2014).
BİLGİ : İnternet, yeni bir iletişim teknolojisi olarak, geleneksel kitle iletişim araçlarından üç özelliği ile farklılaşmaktadır; Karşılıklı etkileşim, kitlesizleştirme ve eşzamansız olabilme.
İnternet, yeni bir iletişim teknolojisi olarak, geleneksel kitle iletişim araçlarından üç özelliği ile farklılaşmaktadır (Rogers’tan aktaran, Timisi, 2003);
- Karşılıklı etkileşim: İletişim sürecinde, hafızanın katıldığı karşılıklı etkileşimin varlığı gereklidir. Bu geleneksel basılı ve elektronik kitle iletişim araçlarındaki tek yönlü işlevi değiştirmektedir.
- Kitlesizleştirme: Büyük bir kullanıcı grubu içinde, her bireyle özel mesaj değişimi yapılabilmesini sağlayacak kadar kitlesizleştirici olabilir. Kitlesizleştirme genel olarak, kitle iletişim sisteminin kontrolünün mesaj yapıcıdan iletişim aracı tüketicisine doğru kayması demektir.
- Eşzamansız olabilme: Yeni iletişim teknolojileri birey için uygun bir zamanda mesaj gönderme veya alma yeteneklerine sahiptir. Kullanıcı kendisine en uygun zamanda mesajı almayı belirleyebilir.
Diğer taraftan İnternet başta olmak üzere yeni iletişim teknolojileri birtakım değişimlere sebep olmuştur (Atterton vd.’den aktaran, Timisi, 2003);
- Elde edilebilen enformasyonun miktarında artış: Bilginin sayısallaşması ve beraberinde sayısallaşan bu bilgiyi saklayacak yüksek kapasiteli yeni iletişim araçları sayesinde, elde edilebilecek enformasyon miktarı inanılmaz ölçüde artmıştır. Diğer taraftan yeni iletişim araçları nedeniyle enformasyona olan talebin artması da bir yandan yeni enformasyon üretimini tetiklemiş ve dolayısıyla elde edilebilen enformasyon miktarının artışına destek olmuştur.
- İletişimde hızlanma: İnternet ile birlikte artık bilgiye ulaşmada zaman ve mekân sınırlamaları ortadan kalkmaktadır. Bu da beraberinde hem enformasyonu sunanlar hem de tüketenler ya da erişenler açısından iletişim süreçlerini hızlandırmıştır.
- Enformasyonun demokratikleşmesi: İletişimde kullanıcı denetimi artmış, böylelikle kullanıcının hem enformasyon kanalları hem de sunulan enformasyon üzerinde özgür seçim şansı artmıştır.
- Kitlesel yayıncılıktan dar yayıncılığa: Geleneksel kitle iletişimi içinde yayının ya da mesajın özelleştirilmesi mümkün olmazken, yeni iletişim teknolojileri sayesinde mesajın farklılaştırılması ve daha dar kesimleri hedefleyen mesajlar yaratma şansı ortaya çıkmıştır.
- Medyanın ademi-merkezileşmesi: Geleneksel iletişim araçları belirli otoritelerin kontrolünde iken, yeni iletişim teknolojilerinde özellikle İnternet üzerinde sahipliğin olmadığı bir yapı bulunmaktadır. Dolayısıyla geleneksel iletişim araçlarında otoritenin gücü, yeni iletişim araçlarında neredeyse ortadan kalkmaktadır.
- Etkileşim kapasitesinin artışı: Yeni iletişim teknolojileri ile geleneksel iletişim araçlarının sahip olmadığı bir etkileşim düzeyi yakalanmıştır.
Web 1.0’ın Gelişimi ve Özellikleri
İnternet 1960’lı yıllarda gelişmeye başlasa da, World wide web (www) 1989-91 yılları arasında Dr. Tim Berners-Lee tarafından geliştirilmiştir. World Wide Web İnternet’in en çok bilinen ve kullanılan hizmetlerinden birisidir. Bu sayede kullanıcılar milyonlarca web sitesine ulaşabilmektedir. Oluşturulan ilk web sayfaları, siyah-beyaz ve tamamen metne dayalı bir yapıdadır. 1993 yılına kadar da web üzerinden paylaşılan bilgiler metin tabanlı olmaya devam etmiş, bu yıldan sonra Marc Andersen ve NCSA’da (National Center for Supercomputing Applications at the University of Illinois) çalışan ekip üyeleri, grafik kullanıcı ara yüzüne sahip bir web tarayıcı olan Mosaic’i geliştirmiştir. Sonraki dönemde web tarayıcıları çeşitlenmiş ve teknolojik olarak gelişmeye devam etmiştir.
BİLGİ : Web İnternet’in en çok bilinen ve kullanılan hizmetlerinden birisi olarak kullanıcıların milyonlarca web sitesine ulaşmasına olanak vermektedir.
Mosaic ve sonrasında ortaya çıkan çok sayıda tarayıcı sayesinde kullanıcılar, web sitelerini görüntüleme şansını elde etmişlerdir. Bu dönemde ortaya çıkan web siteleri temelde bilgi verme amacını taşımıştır. Günümüzde Web 1.0 diye adlandırılan bu dönemin web siteleri, statik bir yapıya sahiptir. Okuyucuların bu sayfalar üzerinden web sitesinin sahibiyle ya da birbirleriyle etkileşime girmesi mümkün değildir. Web 1.0 dönemi, etkileşimin olmadığı, dolayısıyla kullanıcının söz hakkının bulunmadığı ve tek taraflı bilgi aktarımının olduğu bir ortamı ifade etmektedir (Özata, 2014).
Web 2.0’ın Gelişimi ve Özellikleri
Web 2.0 ise, 2004 yılında O’Reilly Media tarafından düzenlenen ve teknoloji dünyasından önemli isim ve şirketlerin katıldığı bir konferansta ortaya atılan fikirler üzerine kurulmuş bir kavramdır. Bill O’Reilly (2005) yeni nesil etkileşimli web sitelerini, online toplulukları ve içeriğin kullanıcılar tarafından yaratıldığı bu yeni ortamı Web 2.0 olarak adlandırmıştır. Web 2.0, iş ve sosyal süreçlerde, kullanıcıların birer katılımcı olarak deneyimlerini, bilgilerini ve pazar güçlerini genişleten açık kaynaklı, etkileşimli, kullanıcı kontrolünde online uygulamaların bir bütünüdür (Constantinides ve Fountain, 2008).
BİLGİ : Yeni nesil etkileşimli web siteleri, online topluluklar ve içeriğin kullanıcılar tarafından yaratıldığı bu yeni ortam Web 2.0 olarak adlandırılmaktadır.
Web 2.0 içinde kullanıcılar artık sadece izleyici değil aynı zamanda aktif birer de kullanıcı halini almışlar, bir başka deyişle “yaratıcı tüketicilere” dönüşmüşlerdir. Kullanıcılar Web 2.0 sayesinde bir sitedeki içerik hakkında yorum ya da değerlendirme yapabilmekte, içeriği kolaylıkla paylaşabilmekte, topluluk oluşturup, oluşturulmuş topluluklarda yer alabilmekte ya da yarattıkları içerik ile diğer kullanıcıların görüşlerini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Web 2.0, kullanıcıların okur olmaktan çıkıp okur-yazar oldukları yeni platformun adıdır (Tuncer, 2013). Dolayısıyla da İnternet’in etkileşim yaratma potansiyeli Web 2.0 ile birlikte çok daha fazla artmıştır.
Web 2.0 olarak adlandırılan yeni nesil web uygulamalarının temel olarak üç ortak özelliğinden bahsetmek mümkün olacaktır (Constantinides ve Fountain, 2008);
- Çevrimiçi uygulamalar: Web 1.0 içinde çözümler ve uygulamalar daha ziyade masaüstü olarak adlandırabileceğimiz paket programlar ile sağlanmaktadır. Web 2.0 ise hizmet tabanlı, basit ve açık kaynak çözümler içeren çevrimiçi uygulamalardan oluşmaktadır.
BİLGİ : Çevrimiçi uygulamalar, kullanıcı katılımı ve etkileşim ile yeni iş modelleri Web 2.0 uygulamalarının üç temel özelliğini oluşturmaktadır.
- Kullanıcı katılımı ve etkileşim: Web 2.0 içinde kullanıcılar sadece tüketici değil içeriğe katkı sağlayan, değerlendiren ve düzenleyen kullanıcılardır. Web 2.0 uygulamalarının geliştirilmesi sürecine kullanıcıların aktif bir şekilde katılımı, uygulama yaratıcılarına birtakım faydalar sağlamaktadır.
- Yeni iş modelleri: Web 2.0 içinde ortaya çıkan yeni hizmet tabanlı iş modelleri ile düşük hacimli ürünler çerçevesinde küçük çaplı bireysel tüketicilere erişme olanağı ortaya çıkmıştır.
O’Reilly (2005) Web 1.0 ile Web 2.0 arasındaki farkı anlatmak için bu dönemleri temsil eden web sitelerini ve işletmecilik uygulamalarını sunduğu karşılaştırmalı bir tablo hazırlamıştır.
Sosyal Medya ve Artan Önemi
Sosyal medya, temelleri Web 2.0 teknolojileri ve felsefesi üzerine kurulmuş olan, içeriğin tüketicilerce yaratılmasına ve paylaşılmasına olanak sağlayan İnternet tabanlı uygulamalar olarak tanımlanmaktadır (Tuncer, 2013). Sosyal medya bir sosyal etkileşim ortamıdır. İnsanların diyalog kurup fikirlerini, bilgilerini paylaşabileceği, üreticinin de, tüketicinin de kullanıcı olduğu, kullanıcının sürekli iletişimde bulunduğu bir medya türüdür.
BİLGİ : Sosyal medya, temelleri Web 2.0 teknolojileri ve felsefesi üzerine kurulmuş olan, içeriğin tüketicilerce yaratılmasına ve paylaşılmasına olanak sağlayan Internet tabanlı uygulamalar olarak tanımlanmaktadır.
Sosyal medyanın bugüne kadar bilinen medya türlerinden başlıca farkı; en az iki yönlü ve eş zamanlı bilgi aktarımına izin vermesidir. Sosyal medya, İnternet ve cep telefonları gibi yeni iletişim araçlarının sağladığı imkânlarla zaman ve mekân sınırlamasını ortadan kaldırmıştır. Bu şekliyle sosyal medya eğlenceden eğitime, iş yaşamından yardımlaşmaya kadar pek çok alanı etkisi altına almıştır (Tuncer, 2013).
Sosyal medya denildiğinde, akla ilk olarak Facebook, Twitter vb. ortamlar gelmektedir. Fakat forumlar, sözlükler, bloglar, mikro-bloglar, yani fikirlerin, bilgilerin paylaşılıp tartışılabildiği, fikir alışverişinin olduğu her alan sosyal medyaya dâhildir. Bunlar dışında da platformlar (Wikiler, Podcasting araçları vb.) bulunmakta ve her geçen gün yeni sosyal medya araçları ortaya çıkmaktadır.
Sosyal medya, dünya tarihinde en hızlı büyüyen medya türü olmuştur. Radyonun 50 milyon kullanıcıya ulaşması 38 yıl, televizyonun 13 yıl, İnternet’in 4 yıl almıştır. Facebook’un 200 milyon kullanıcıya ulaşması ise 1 yıldan kısa sürmüştür. Facebook 5 yıl içinde 400 milyon kullanıcıya ulaşmıştır ve her gün 500.000 kişi Facebook’a üye olmaya devam etmektedir. Facebook bir ülke olsaydı, dünya üzerindeki üçüncü büyük nüfusa sahip ülke olacaktı.
Facebook üzerinde günde 60 milyon durum güncellemesi yapılmaktadır. YouTube, Google’ın ardından dünyadaki en büyük ikinci arama motoru konumundadır. Her 1 dakikalık sürede YouTube’a 7 saatlik içerik yüklenmektedir. YouTube üzerindeki videoların hepsini izlemek isteyen bir kişinin, 1.000 yıl yaşaması gerekmektedir. 200 milyon kullanıcısı olan Twitter’da, her gün 600 milyondan fazla arama yapılmaktadır. Dünya üzerindeki yaklaşık 200 milyon blogda her gün yaklaşık 900.000 gönderi yayınlanmaktadır. Blog yazarlarının %34’ü ürün ve markalarla ilgili yazılar yazmaktadırlar. Tüm dünyadaki 1,6 milyar İnternet kullanıcısının İnternet’i ziyaret etme sebeplerinin başında sosyal medya gelmektedir (Özata, 2013).
Dünya nüfusunun yarısına yakını 30 yaş altındaki milenyum kuşağı gençlerinden oluşmaktadır. İnternetsiz bir yaşamı bilmeyen bu grubun %95’i sosyal ağlar içinde yer almaktadır. Gençler arasında e-posta kullanımı düşmekte, buna karşın sosyal medya kullanımı artmaktadır. Amerika’da 18-34 yaş grubundaki kadınların üçte biri sabah uyandıklarında ilk olarak Facebook hesaplarını kontrol ettiklerini belirtmektedir. Bu grup aynı zamanda günümüz işletmelerinin tüketicilerini de oluşturmaktadır.
Reklamcılıkta Yeni Medya Eğitim Serisinin Tüm Konularını Buradan Takip Edebilirsiniz
Tüm bu rakamlar, sosyal medyanın geçici bir akım değil, toplumu ama aynı zamanda tüm işletmeleri ve çalışanlarını etkileme gücüne sahip, temel bir değişim olduğunu göstermektedir. İşletmelerin kendilerini bu medya dışında düşünmeleri ve bu alanı göz ardı etmeleri artık mümkün gözükmemektedir (Özata, 2013).