Lütfen öncelikle aşağıda verilen cümleyi dikkatli bir şekilde okuyunuz: Bu oukğudunuz clmüe alsnıda alnmaısz dieğl. Oukamya dveam eçtikte dhaa kaoly. Okuduğunuz cümle ilk bakışta anlamsız harf dizileri olarak düşünülebilir.
İlk okuduğunuzda karışık gelse de ikinci ya da üçüncü okuyuşunuzda doğru anlamış olma ihtimaliniz çok yüksektir. Harfler doğru sıralandığında “Bu okuduğunuz cümle aslında anlamsız değil.
Okumaya devam ettikçe daha kolay.” şeklinde olacaktır. Kelimenin ilk ve son harflerinin yerleri doğru olduğu sürece geri kalan harflerin yerleri karıştırıldığında, genellikle okuyup bir anlam çıkarabiliyoruz. Kelimelerin anlamını büyük oranda doğru tahmin edebiliyoruz. Eğer kelimelerin harflerinin tamamını karıştırmış olsaydık bir anlam ve cümle bütünlüğüne ulaşmamanız oldukça zor olurdu.
İşte veri, enformasyon (malumat), bilgi ve bilgelik (irfan) arasındaki ilişkiyi açıklamaya bu noktadan başlayabiliriz. Kelime içinde yer alan her bir harf tek başına bizim için anlam ifade etmeyen parçalardır.
Bu parçalar bilgi piramidinin temelinde yer alan veri olarak düşünülebilir. Kelimenin tamamını okuduğumuzda daha önceden de tanıdığımız bir yapıya kavuşuyor ve artık veri enformasyona (malumata) dönüşüyor. Artık harflerinin sırası karışık olan kelimeleri okuyabildiğimizi biliyoruz, bu bilgiye sahibiz. Bu bilgiyi yeni durumlarda kullanabiliyorsak, yeni çözümler üretmek için kullanabiliyorsak, bilgelik aşamasında ya da yakınlarında olduğumuz söylenebilir.
Veri ne kadar somut ise bilgelik o kadar soyut bir boyutta yer alır. Yani veriden bilgeliğe gidildikçe kavramlar daha soyut bir hâl alır. Örneğin yukarıda karışık olarak verdiğimiz “cümle” kelimesini oluşturan her bir harf c/ü/m/l/e tamamen somuttur ve bir sesi göstermektedir. Tek başlarına bir anlam ifade etmeyecektir. Fakat bu harfler bir araya geldiğinde “cümle” kelimesi oluşur ve artık bizim için faklı anlamlara sahiptir. Şekil 1.1’de verilen hiyerarşiyi incelersek bilgiye ulaşmanın aslında o kadar da kolay olmadığını söyleyebiliriz.
Daha önce de belirttiğimiz gibi yeni teknolojiler enformasyona ulaşmayı daha kolay hâle getirmektedir buna karşın, doğru ve güvenilir, yeterli enformasyona ulaşmak zordur. Eğer ulaştığımız enformasyon hatalı ya da eksik ise doğal olarak elde edeceğimiz bilgi ve uygulama sonuçları da sağlıklı olmayacaktır. Örneğin 50 kişilik bir sınıftan veri topladığımızı düşünelim.
Öğrecilerin boylarını ölçeceğimiz gün 10 öğrenci hasta olduğu için gelemedi. Öğrencilerimize İnternet üzerinden e-posta ya da anlık mesajlaşma yazılımları ile ulaşıp boylarını sorup, öğrendik. Bir de öğrencilerin isimlerini yazdığımız progamda öğrenci ve boylarına ilişkin eşleştirmeleri girerken hata yaptığımızı varsayalım. Bu veriyi kullanarak sınıf ile ilgili ortaya koyacağımız enformasyon ve bilgi ne kadar güvenilir olabilir?