Her şeyden önce sosyal medya, etkileşimli bir iletişim ortamıdır. Internet’in kullanıcıların hizmetine girmesiyle birlikte insanların zamandan ve mekandan bağımsız, çift yönlü ve eşzamanlı bilgi paylaşımı imkanları artmış, sosyal medyanın temelini bu teknolojik gelişme oluşturmuştur. Teknolojik değişim, aynı zamanda yepyeni bir kültürel ortam da yaratmıştır. Çünkü insanlık, kültürlerin bu denli birbirine karıştığı, kültürler arası bir iletişim ortamını tarih boyunca ilk kez deneyimlemektedir.
Konu Başlıkları
İnsanlığın Kültürel Dönemleri
İnsanlık kültür tarihi bugüne kadar dört ayrı dönem olarak incelenmiştir; Sözlü Kültür Dönemi, Elyazmalı (Chirografik) Kültür Dönemi (Yazının icadı İ.Ö. 4. Yüzyıl), Basılı (Tipografik) Kültür Dönemi (Matbaanın icadı 15. Yüzyıl) ve Elektrik-Elektronik Kültür Dönemi. Günümüzde bu dönemlere bir beşincisi eklemek mümkündür: Internet Kültür Dönemi. Aşağıda kronolojik olarak verilen teknolojik gelişmeler, iletişim teknolojileriyle kültürel dönemler arasındaki bağı açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
M.Ö. 3000 Mısır’da hiyeroglif adı verilen yazı sistemi bulundu. Bu yazı, şekiller ve sembollerden oluşuyordu.
M.Ö. 1300 Mezopotamya’da ilk alfabe kullanıldı.
1045 Çinliler, Mısırlıların bulduğu papirüs adlı kağıdı geliştirerek matbaa harflerini icat ettiler ve kitap bastılar.
1645 Avrupa’da Guttenberg adlı mucit matbaa makinasını icat etti.
1820 Danimarkalı bilim adamı Oersted, elektromanyetik akımını keşfetti. Böylece günümüzde kullanılan modern iletişim araçlarının temel çalışma prensipleri doğdu.
1826 Fransız Niepce, fotoğrafı icat etti.
1836 İngiliz Cooke ve arkadaşı elektrikli telgrafı icat ettiler.
1843 Amerikalı bilim adamı Mors, (.) ve (-)’lerden oluşan MORS alfabesini icat etti. Böylece telgraf aleti herkes tarafından kolayca kullanılır hale geldi.
1867 Amerikalı politikacı ve mucit Sholes, daktilo makinasını icat etti. Bu makina yazıyla iletişimde yeni bir devrim yarattı.
1876 İskoçyalı A.Graham Bell, elektrik telleri üzerinden ilk insan sesini iletmeyi başarmış ve bu aletin adına “tele-phone” demiştir. Telefon, ‘uzaktan konuşma’ demektir.
1877 Amerikalı araştırmacı Edison, fonograf denilen ve ses kaydetmeye yarayan aleti icat etti. İlk denemede köpeğinin sesini kaydetti. Bu cihaz günümüzdeki kaset ve CD çalarların temelini oluşturdu.
1894 Fransız Lumiere kardeşler ilk sinema makinasını yaptılar. Böylece görüntünün kaydedilmesi, saklanması ve yeniden gösterilmesi imkanlı hale geldi. Bu buluş, bir iletişim devrimidir.
1896 İtalyan Marconi ilk radyo yayınını gerçekleştirdi. O yıllarda mors alfabesiyle yayın yapılıyordu. Daha sonra 1901 de ilk okyanus aşırı radyo yayını yapıldı. 1907 Yılında ise Kanadalı Fessenden adındaki bilim adamı, insan sesiyle ilk radyo yayınını yaptı.
1922 Korn adlı Alman bilim adamı elektrik tellerinden fotoğraf gönderebilen ilk faks makinasını icat etti.
1926 Logie Baird adındaki İskoçyalı bilim adamı, insan yüzünün görüntüsünü radyo dalgalarıyla çok uzaklara gönderebilen ve ‘televizyon’ adını verdiği aleti icat etti.
1936 İngiltere’de ilk kez siyah beyaz TV yayınları BBC tarafından başlatıldı.
1938 Carlson adındaki Amerikalı bilim adamı, fotokopi cihazını icat etti.
1946 Amerikalı J. Eckert ve arkadaşı Mauchly, askeri amaçlı hesaplar yapmak için dünyanın ilk bilgisayarını icat ettiler. ENIAC adını verdikleri bu bilgisayar, 30 ton ağırlığında ve dört apartman dairesi büyüklüğünde olup içinde 18 bin elektronik tüp bulunmaktaydı.
1962 Amerikalılar dünyanın ilk iletişim uydusu olan Telstar’ı uzaya fırlattılar. Bu uyduyla kıtalar arası telefon konuşmaları, telefaks haberleşmeleri ve TV-Radyo yayınları yapılması mümkün hale geldi.
1970 Amerika’da üniversiteler arası bilgi iletişiminde kullanılmak üzere ARPA denilen yeni bir iletişim sistemi gerçekleştirildi. Bu sistemle ayrı şehirlerdeki bilgisayarların birbirlerine bağlanabilmeleri mümkün oldu. 1974’te bu iletişime ‘TCP/IP protokolü’ adı verilen bir standart getirildi.
1981 Amerika’da IBM şirketi ilk kişisel bilgisayar olan, bugün iletişimde devrim sayılan PC’yi üretti.
1982 Philips ve Sony şirketleri ‘Compact Disk’ (CD) denilen aleti ürettiler.
1983 Microsoft firması, günümüzde hala kullanılmakta olan ve iletişimde çığır açan ‘Windows’ adını verdiği sistem yazılımını geliştirdi.
1985 Amerika’da kullanılmakta olan ‘ARPA’ iletişim sisteminin adı ‘Internet’ adıyla değiştirildi.
1990 Yaşadığımız çağa adını veren ve iletişimde bugün son nokta olan ‘www’ yani ‘World Wide Web’ gündemimize girdi.
Toplumsal bir varlık olan insanın en önemli özelliklerinden birisi de kendisiyle, doğayla ve diğer insanlarla sürekli iletişim halinde olması, duygu ve düşüncelerini bir diğerine aktarmasıdır. İnsanın bu özelliği onda var olan iletişim yeteneği ile ilgilidir. İnsanlar çağlar boyu birbirleri ile bu yetenekleri sayesinde etkileşimde bulunmuşlardır. Kültürlerini, uygarlıklarını geliştirmelerinde bu etkileşimlerinin rolü çok büyük olmuştur.
İletişim Biçimleri ve Araçları
İnsanlar yakın ve uzak iletişim imkanlarını tarih boyunca sürekli geliştirmişlerdir. İnsanlığın ilk döneminde iletişimde önce ses vardır. İnsan, çıkardığı değişik sesler, çığlıklar ve bunları desteklediği bedensel hareketler sayesinde birbirleriyle iletişim kurmuştur. Bunun yanı sıra ilkel resimlerle, çizgilerle insanın mesajını aktarması da insanlığın iletişim tarihinde sanatın ilk izlerinin göstergesi olmuştur. İnsanın iletişiminin gelişiminde en başta gelen koşul hiç şüphesiz dilin ortaya çıkmasıdır.
Dil dışındaki bazı iletişim araçlarına göz attığımızda, bugünkü iletişim devriminin hangi evrelerden geçerek bu noktaya ulaştığını da görmüş oluruz.
Yazı: Yazının icadı sadece iletişim tarihinin değil, insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Birçok düşünür, yazının icadının insan beyninin çalışma prensiplerini bile değiştirdiğini savunmuştur. Dünyanın çeşitli bölgelerinde okuma yazma bilmeyenler üzerinde yapılan araştırmalar bu görüşleri doğrulamaktadır. Yazı sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda insan belleğinin yerini alan bir kayıt aracıdır.
Tamtam: Tamtam, insanların ilk kullandığı çalgılardan biridir. Günümüzde ise en yaygın vurmalı çalgıdır. Dünyadaki hemen bütün halkların kültürlerinde tamtamın yeri vardır. Yazılı tarihten çok önce Eski Mısırlıların, Asurluların ve Uzakdoğuluların tamtamı kullandıkları bilinmektedir. Amerika yerlileri dinsel törenlerinde dans ederken, tempo tutmak için tamtam çalarlardı. Afrikalılar, hem dans ederken hem de şifreli vuruşlarla kabileden kabileye haber yollarken tamtamı kullanırdı. Afrika’da bu amaçla hâlâ tamtam kullanılmaktadır. İnsanların birbirlerini uzaktan kolay göremediği, ormanlık alanların çok, düzlüklerin az olduğu bölgelerde tamtam etkili bir uzaktan iletişim aracı olmuştur.
Duman: Dumanla haberleşme, Kızılderililerin kullandığı çok ilkel ve basit bir iletişim yöntemidir. Duman en yüksek tepelerde ve dağlarda yakılırdı. Bu sayede görüş daha basit hale getirilir ve daha kısa zamanda mesaj yerine ulaşırdı.
Posta güvercini: İletişimin gelişmesindeki en büyük etken muhakkak ateş ve yazıydı. Yazı giderek gelişti ve insanlar birbirlerine mektup yollamaya başladı. Ama ilk önceleri bu mektupları alıcıya nasıl ulaştıracaklarını bilmiyorlardı. Sonra güvercinleri eğittiler. Bir noktadan bırakılan güvercinler aldıkları eğitim sayesinde karşıdaki kişiye yazılı mesajı iletmeye başladı. Buna karşılık olarak mesajı alan kişi başka bir mesaj ile gönderen kişiye karşılık verir, böylece iletişim gerçekleşmiş olurdu.
Matbaa: Matbaanın ilk kullanılması Uzakdoğu’da başlamıştır. İlk matbaa, ağaç oyma tekniği kullanarak, M.S. 593’te Çin’de kurulmuş, ilk basılı gazete de M.S. 700’de Pekin’de çıkmıştır. Bilinen en eski eksiksiz basma kitap olan Tianemmen ruloları Çin’de 868’de basılmıştır.
Telgraf: Telgraf iki merkez arasında, kararlaştırılmış işaretlerin yardımıyla yazılı haberlerin veya belgelerin iletimini sağlayan bir telekomünikasyon düzenidir. Mürekkepli kalem bir kağıt şerit üzerine nokta (.) veya çizgi (-) şeklinde şekiller çizerek haberleşme kodlarını iletir.
Telefon: Birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve düzenekler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme aygıtıdır. Önce kentlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra kentler arası, uluslararası düzenekler durumuna dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle iletişimi sağlanmıştır.
Gazete: Gutenberg’in hareketli harfleri kullanan baskı makinesini icat etmesinden yaklaşık 150 yıl sonra ilk gazeteler ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk gazete olarak kabul edilen Avisa’nın Strazburg’da 1609 yılında yayınlanmasından bir yüzyıl sonra ilk günlük gazete İngiltere’de 1702 yılında The Daily Courant adıyla yayınlanmıştır. İlk gazeteciler haberlerini genellikle yine 18. yüzyılda yeni bir toplumsal mekan olarak ortaya çıkan kahvehanelerdeki sohbetlerden derliyorlardı. Gazete tek yönlü bir iletişim mecrasıdır.
Radyo: Gerçek anlamda ilk radyo yayını 1920 yılında ABD’de Pittsburg’da yapıldı. Ancak telsiz iletişimi olarak daha önceleri radyo teknolojisi kullanılmaya başlanmıştı. Örneğin meşhur Titanic gemisi 1912 yılında batarken elektromanyetik dalgalar kullanan bir telsiz ile yardım istemişti. Marconi radyoyu icadına giden yolda Maxwell, Hertz Tesla gibi bilim adamlarının birikimlerinden yararlanmıştır. 1933 yılında FM tekniğinin 1960’larda da stereo yayın tekniğinin bulunmasıyla radyo müzik endüstrisi ilişkisi başlamış oldu. 1948 yılında ABD’de Bell Laboratuvarlarında icat edilen transistor, radyoyu hem ucuzlattı hem de hareketli hale getirdi. Cep ve araba radyoları yaygınlaştı, radyo dinleme alışkanlıkları değişti. Radyo her yerde dinlenilebilir hale geldi. Tek yönlü çalışan bir iletişim aracıdır.
Televizyon: Televizyonun babası olarak tanınan Paul Nipkow 1884 yılında resim tarama makinası yaparak bu taranmış resmin telgraf hatlarından iletilmesini tasarlamıştı. İlk televizyon yayını 1936’da BBC tarafından yapıldı ve 1937 yılında elektromekanik sistemler yerine elektronik taramalı sistemler standart olarak kabul edildi. ABD’de başkanlık seçimlerinde televizyonun güçlü bir şekilde kullanılması bugünkü anlamıyla siyasal iletişimin doğuşunu getirdi ve televizyonun kültürel egemenliği yaygınlaştı. 1963’te Kennedy öldürülmesi esnasında televizyonun haber vermedeki hızı kanıtlanmıştı. 1990 yılında ise Körfez savaşı televizyonlardan “naklen” yayınlandı. Türkiye’de 1958 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından deneme amaçlı başlatılan İstanbul’a yönelik televizyon yayınları düzenli olarak ilk kez 1968 yılında Ankara’da TRT tarafından gerçekleştirildi. Televizyon da gazete ve radyo gibi tek yönlü bir iletişim aracıdır.
Internet ve Yeni Medya: ENIAC adındaki ilk bilgisayarın askeri amaçlarla 1946 yılında geliştirilmesiyle dijital çağ başlamış oldu. Bilgisayarların yine askeri amaçlarla kendi aralarında iletişmelerini sağlamak için 1960’larda geliştirilen iletişim protokolü ARPANET, askeri proje ağının doğmasına neden oldu. Bunun ardında standartlaşan TCP/IP protokolü, verilerin paketler halinde güvenli ve hızlı olarak ağlar üzerinden iletilmesini sağladı ve bu ağa üniversitelerin de katılımıyla Internet ortaya çıktı. Ağa bağlı her bilgisayarın numarası (IP) üzerine dayanan adresleme sistemi, DNS (Domain Name System) ile insanların kolaylıkla kullanabileceği adresleme sistemine dönüştürüldü ve .com, .edu, .net gibi domain adları saptandı. Web en yaygın Internet hizmeti olarak hızla gelişirken e-posta, irc (Chat), ftp gibi diğer hizmetler de gündeme geldi. 1990’ların sonuna gelindiğinde “ağların ağı” tanımlamasına uygun devasa bir iletişim ağı ve bu ağ üzerinde yeni bir kültürel ortam ortaya çıktı. Türkiye ilk kez ODTÜ- TÜBİTAK işbirliği ile 1993 yılında ABD üzerinden İnternet’e erişti.
Geleneksel medyanın dışında, CD, VCD, DVD, interaktif CD, GSM-WAP-GPRS, Internet gibi tümüyle dijital teknolojiyle üretilen ve içeriği üretenle tüketen arasında yeni bir ilişki tanımlayan medyaya yeni medya diyoruz.
İletişim Teknolojilerinin Etkileri
Yazı da dahil olmak üzere, iletişim araçlarının, gücü elinde bulunduranlar tarafından kullanılması insanlar arasındaki karşılıklı, çift yönlü, yatay ve eşdüzeyli iletişimin yönünü etkilemiştir. Bu araçların basılı kitap, gazete, radyo ve televizyon olarak kitleselleşmesi ise iktidar ve iletişim denklemini yeniden kurmuş, kitlesel iletişim araçları kitleleri manipüle etmenin araçları olmuştur. İletişimin yerini tek yönlü, “yukarıdan aşağıya” kitlesel “iletim” almıştır.
Ünlü antropolog Edward T. Hall, The Silent Language adlı kitabında şunları yazar: “Bugün insan, pratikte bedeniyle yapageldiği her şey için uzantılar (protezler) geliştirmiştir. Silahların evrimi dişler ve yumrukla başlar, atom bombasıyla sona erer. Giysiler ve evler, insanın biyolojik ısı denetim mekanizmalarının uzantılarıdır. Mobilyalar, çömelmenin ve yere oturmanın yerini alırlar. Sesi hem zaman hem de uzayda taşıyan elektrikli araçlar, mercekler, TV, telefonlar ve kitaplar, maddi uzantıların örnekleridir. Para, emeği yaymanın ve depolamanın bir yoludur. Bir zamanlar ayaklarımız ve sırtımızla yaptığımız şeyi artık ulaşım ve taşımacılık ağlarımız yapıyor. Aslına bakılırsa, insan yapımı bütün maddi şeylere, insanın bir zamanlar bedeniyle ya da bedeninin ilgili parçasıyla yaptığı şeylerin uzantısı olarak bakmak mümkündür.”
Roland Barthes da Yazı Üzerine Çeşitlemeler adlı kitabında yazının rolünü insanın aynı zamanda bir uzantısı (protez) olarak tanımlamıştır: “Yazı üzerine ilk düşüncelerin üretilmesiyle birlikte (Piaton), yazıya bir bellek rolü de verilmiştir; yazı, belleği geliştirmeye yönelik bir tür araç, beyne takılan ve beyni depolama yükünden kurtaran bir protez gibi görülmüştür.” Marshall McLuhan, ünlü eseri The Medium is the Massage’da benzer görüşleri dile getirmektedir: “Elektrik devresi, merkezi sinir sistemimizin bir uzantısıdır. Tüm medya, insanın psişik ya da fiziksel yetilerinin bir uzantısıdır.”
Bu saptamayı iletişim araçları özelinde benimseyecek olursak, yazı belleğimizin, telefon ve radyo sesimizin, görüntümüzün uzantısıdır. Bu durumda Internet, sesimizin ve görüntümüzün uzantısı olmak yanında, tüm duyularımızın, zihnimizin, belleğimizin, aklımızın ve kalbimizin de bir uzantısı (protezi) olarak bize aklın alamayacağı genişlikte imkanlar sunuyor.