Tasarımcıların Müşterileri ile Yaşadığı 6 Muhtemel Sorun

Biz tasarımcılar ile müşteriler arasındaki sorunlar gün geçtikçe kalıplaşmış olsa gerek hepimiz aynı sorunlardan şikayetçiyiz. Geçmişten beri  süregelen bu sorunların kendi çalışma hayatımda da sürekli karşıma çıktığını belirtmek isterim.

1.  Teslim Tarihi

Müşteriler ile teslim tarihi konusunda kesinlikle sorun yaşarız. Müşterilerin her şeyi tasarımın içinde istiyor olması ve bunu üç bilemediniz dört dakikada talep etmesi oldukça şaşırtıcı değil mi? Hayır değil. Çünkü sürekli yaşadığımız bir durum.

Çoğu durumda siz ne kadar uzman bir tasarımcı olursanız olun o size neyi nasıl yapacağınızı tarif edecektir. Çünkü o potansiyel bir müşteridir.

Her defasında göndermiş olduğunuz demoyu alakasız şekilde yorumlayıp tasarımınızı baştan aşağı değiştirecektir. Bu sebeple teslim tarihinin oldukça gerisinde işi teslim edebilirsiniz. Daha sonra işi zamanında yetiştiremeyen siz olursunuz.

Genel olarak müşteriler reklamcı ile grafiker arasındaki bilmezler. Hele ki tasarımcıların operatör gibi kullanıldığını düşünürsek aradaki farkı anlaması pek de mümkün görünmüyor.


2. İşimi Yapmama İzin Ver!

Çalışma ortamınızda sizi dikizleyen müşteri asla yerinde duramaz. Bir şeyler ile uğraştıktan sonra sıra mutlaka size ve donanımınıza gelir. Önce ekranınıza gözlerini diker. Neyi nasıl yaptığınızı birkaç saniyede anladığını düşünerek hemen “onu öyle yapma, bunun burasını uzat, şunu şu tarafa yasla” gibi yorumlar yapar. Bu davranışını daha da farklı boyutlara taşıyarak farenizi tutmaya klavyenize dokunmaya başlar.

Bu durum biz tasarımcıları oldukça sinirlendirse de “müşteridir, haklıdır” bakış açısıyla sesimizi çıkarmayız.


3. Geri Bildirimlerle Başımı Ağrıtma!

Hemen her müşteri ya da iş veren yaptığınız tasarımlara önce çevresindekilerin yorum yapmasını sağlar. “Bakın nasıl olmuş bizim eleman yaptı?” tarzındaki garip sorular eşliğinde elde ettiği yorumları ve eleştirileri koşarak size bildirir. Bu yorumların içinde renklerden tutun da mizanpaja kadar pek çok eleştiri yer alır. Mesela neden mavi diye sorarlar ama mavi yerine hangi rengin gelmesi gerektiğini söyleyemezler. Söyleseler bile sebebini açıklayamazlar. Bizler 16 milyon civarında rengin var olduğunu bilerek renk savaşlarına girilmesini asla tavsiye etmeyiz.


4. Beni Yalnız Bırak!

İş vereniniz ya da müşteriniz tasarımınızı yaparken gelip gidip ekrana bakacaktır. Genelde öyle de olur. Eğer size bir tasarım işi veriliyorsa ve demo gönderene kadar bekleniyorsa yer yüzünün en şanslı insanı olabilirsiniz. Tasarımlarınızı yapım aşamasında iken sabote etmek isteyen belki milyonlarca müşteri pazarın içinde bizleri bekliyor. Sonunu görmeden iyi bir şeylerin çıkacağına asla inanmayan bu tür müşterileri zaman içerisinde ne kadar bilinçlendirebiliriz orasını hiç bilmiyorum…


5. Bir Fikrim Var!

Tasarımcı olarak sürekli fikir üretmek zorundayız. Tasarımlarımızın bir kalıba değil bir amaca hizmet etmesi gerekir. Kalıpları aştığımız zaman risk alırız. Bu riskleri hiç bir müşteri kabullenemez ve yeniliğe kendilerini kapatırlar. “Hiç bir müşteri” biraz iddialı oldu sanırım. Fakat aksine tanık olmadım. Umarım günün birinde tasarımcıya verilen işin tasarımcı tarafından yorumlanmasına ve tasarımcı fikirlerine saygı duyulmasına ortam hazırlanmış olur. Müşterilerin unutmaması gereken bir diğer konu kendilerinin müşteri, bizlerin ise tasarımcı olduğumuz konusudur.

tasarımcı

6. Bu Nasıl Olmuş? (- Bu ne böyle!)

Çıkardığınız tasarımları sunma aşamasına kadar gelebildiyseniz muhtemel bir bordo berelisiniz. Bunca zorluğa rağmen eğer bir demo çıkarmışsanız gerçekten tasarım Dünya’sında var olduğunuzu kanıtlamış olursunuz. Fakat işler bu noktaya geldiğinde müşteri veya işvereninizin  yapacağı yorumlar sizi yıldırabilir. Beyaz zeminin bile eleştirildiğini görebilirsiniz. Fıstık yeşili ile cırtlak kırmızıyı bol bol kullanmanızı gerektiren diretmeler ile karşılaşabilirsiniz. O an onay almak o kısıma gelmekten daha zor olabilir. Ve genellikle tüm tasarımlarımız ilk seferinde onaylanmaz. En az iki adet alternatif üretmek zorunda kalırız. Aynı işi en az iki kere yapmak kreatif yapıya sahip bir tasarımcı için sorun teşkil etmeyebilir. Fakat yerli yersiz yapılan eleştiriler zaman içerisinde bir tasarımcının motivasyonunu düşürebilir.


Tasarımcılar olarak çektiğimiz genel sıkıntıların en sonuna da ülkemiz şartlarında uygun görülen maaşlardan bahsetmek istiyorum. Genel olarak bilişim ve yazılım sektöründe olduğu gibi tasarım sektöründe de sizlerin birer yetenek olduğunu, diğer birçok işten farklı bir iş yaptığınızı, kesinlikle beden işçisi olmadığınızı ve her an firmaya ivme kazandırabilecek projeler üretebileceğinizi maaşınızı belirlerken asla göz önünde bulundurmazlar.

Çevredeki bir çok insan yazılımcıların ve tasarımcıların çok iyi paralar kazandığını düşünmektedir. İster istemez Steve Jobs, Mark Zuckerberg ve Bill Gates gibi devlerin kazandıkları paraları duydukları için kendi zihinlerinde ufak bir matematik hesabı yaparlar. İstemsizce yapılan bu hesap sonunda “Bunun 1000 de 1 ini kazansa şu kadar eder” çıkarımında bulunarak sizi zengin ilan ederler. İşin gerçeği uzun yıllar asgari ücret ile hayal dünyanızı pazarlamak zorunda kalırsınız. Eğer biraz da şansınız var ise daha iyi şartlarda hayatınıza devam edersiniz. Umarım bunları okuyan tasarımcılar bir gün bu düzeni değiştirebilir. Umarım müşterileri ve işverenleri bir nebze de olsa bu işin olması gerektiği gibi yapılmasının gerekliliği konusunda ikna edebiliriz.

Photo of author

Burak Durmuş

Belgeli Web Tasarım, Grafik Tasarım ve Dijital Pazarlama uzmanı. Tecrübeli E-Ticaret Yöneticisi. Öğrendiklerini öğreterek pekiştirmeye çalışan gönüllü bir yazar. Kişisel Hesaplar: Instagram @oburakdurmus * Twitter @oburakdurmus

Yorum yapın